Ekrem İmamoğlu ve İBB Hatay’da Koordinasyon Toplantısı Düzenledi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, 18. gününe giren deprem felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Antakya’da kurulan İBB Afete Uyum Merkezi’nde düzenlenen toplantıda konuşan İmamoğlu, depremzedelerin birinci sorununun çadır olduğuna dikkat çekerek, “Geçici barınma sorunu olduğunu biliyoruz. Ancak kalıcı konutların veya kurulacak yeni şehirlerin hayallerini ortaya koyabilmek için vatandaşlarımıza bir yönetim, bu beceri ve bu yeteneği sunmak zorundayız. Yangından mal kaçırmak için harekete geçemeyiz. Yani bu dönemi ‘inşa etmek, inşa etmek’ olarak tanımladığımız anda aslında hatalar yapmaya başlıyoruz. Ve her şeyi kiralık bir araca çevirirsek aslında insanı insandan, devleti de devlet olmaktan uzaklaştırmış oluruz. Ülkemizi bu hastalıktan kurtarmak zorundayız. Ne bu topraklar ne de halkımız bunu hak ediyor. Geleceğimizi bilimsel ve katılımcı planlamayla, ortak yönetim anlayışıyla, bilimsel örgütlenme modeliyle inşa etmek zorundayız. 10 şehrimizin çektiği acılar sonrasında yeni bir gelecek inşa ettiğimizde bu felakette kaybettiğimiz canlara ve insanlara olan borcumuzu muhtemelen ödeyeceğiz. “Erdemli yönetici kavramını her birimiz ortaya koymalıyız” diyen İmamoğlu, “Milletini tehdit etmeden dinleyen, ihtiyaçlarını tespit eden, onlara hizmeti hizmet yarışına çeviren bireyler olmalıyız. değerli bir formül Aklımız, vicdanımız ve gereğini yapmak yolculuğumuzun değerli ilkeleridir. unutma; hiçbir kamu yöneticisi, biz kimseye iyilik yapmayız, biz kimseye iyilik yapmayız. Biz sadece görevimizi yapıyoruz. Misyonumuzu yerine getiriyoruz. Bu nedenle vatandaşın değil vatandaşın talep, istek ve önerilerini dikkate almaya devam eden yöneticiler olmalıyız.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, 3 depremle yerle bir olan kentin yeniden ayağa kalkması için yol haritasının belirlenmesi amacıyla düzenlenen uyum toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. İBB’nin Antakya’da 35 dönüm arazi üzerine kurulu Afete Uyum Merkezi’nde belediye başkanları, milletvekilleri ve belediye bürokratlarının katıldığı uyum toplantısı ve şu açıklamalarda bulunuldu:
“ŞU KADAR; “İLK HAFTA”, “İLK AY” VE “İLK YIL” OLARAK ÖZET OLACAK BİR STRATEJİ BAKTIK
Depremler sırasında ve sonrasında çok acıların yaşandığına işaret eden İmamoğlu, “Ama bunun bir kırılma anı olduğunu hatırlatmak isterim. Bu bölgelerde, bu bölgelerde, 10 ilimizde bir arada bambaşka bir yeni başlangıç yaratmak için mücadeleyi ortaya koymamız gerektiğini hatırlatırım.” Depremin ardından AFAD tarafından Hatay ile eşleştirildiklerini hatırlatan İmamoğlu, 18 günlük süreçte kente katkılarını detaylı bir şekilde anlattı. Takdirde; “İlk hafta”, “ilk ay” ve “ilk yıl” şeklinde özetlenebilecek bir strateji izlediklerini belirten İmamoğlu, “İlk haftalarda ekiplerimizle yoğun bir lojistik seferberliği gerçekleştirdik ve özellikle bir İstanbul’dan çok büyük yardım seferberliği. İstanbul’un gücü ve desteğiyle afetzedelerimizin, değerli dostlarımızın ve hemşehrilerimizin yanında olduk. Geride bıraktığımız 17-18 günde her noktaya dokunmaya çalıştık ve dokunmaya devam edeceğiz.”
“SÜRECİ YÖNETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
İlk 1 aylık dönem için; Konut hizmetleri, kent temizliği, besin takviyeleri, kış kuralları ile mücadele, ilk yardım faaliyetleri, su ve kanalizasyon hizmetleri, doğalgaz hizmetleri, altyapı ve etüt çalışmalarına ağırlık verdiklerini vurgulayan İmamoğlu, “Bu çalışmaların hızlı ve etkin bir şekilde yapılması, işin gerekli işbirliğini organize etmek. Bir de yönetim modeli geliştirdik. Bu yönetim modelinde karşımıza çıkan ana uyum ve kurumumuz Hatay Büyükşehir Belediyemiz ve onun değerli lideri Lütfü Savaş’tır. Onun koordinasyonunda 11 büyükşehir belediyemiz arasında dayanışma ile Koordinasyon Komisyonu Kurulu oluşturduğumuzu belirtmek isterim. Koordinatör yardımcımız, koordinasyonumuz ile Tekirdağ Büyükşehir Belediyemiz ve Sayın Başkanımız Kadir Albayrak’tır. İlk etapta burada yapılan katkıları 130’un üzerinde belediye ile koordine ediyoruz. Buradaki süreci, sahada fonksiyonlarını ve sorunlarını tespit ederek, kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde, yeni ihtiyaçlar ve takviyeler için kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmeye devam edeceğiz.”
“EN ÖNEMLİ İHTİYAÇ ÇADIR”
Bölgenin şu an itibariyle en değerli ihtiyacının çadır olduğuna işaret eden İmamoğlu, şöyle konuştu:
Çadır ihtiyaçlarını iş birliği ile karşılamak için yoğun çaba sarf edeceğiz. Şu ana kadar 4.500’e yakın çadırı ya dağıttık ya da kurduk, ya da depomuzda dağıtmaya devam edeceğiz. Özellikle tüm belediyelerimizle birlikte çadır sayısının 16 bine yaklaştığını belirtmek isterim. Aynı zamanda konteyner kurulumları da yapmaktayız. Bölgemizde 100’e yakın konteyneri hizmete aldık. Halkın Ekmeğinden Hamidiye Suyuna, beslenme konusundan diğer konulara kadar yoğun bir çalışma yürütüldü. Hatay’da günde yaklaşık 170.000 adet sıcak yemek kapasitesine ulaşılmıştır. Bağışlar İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden yoğun bir şekilde yürütüldü ve yönetildi; tabiri caizse buraya aktı. Bu konuda İstanbul başta olmak üzere 14 belediyemize teşekkür ediyorum. Olağan gereksinimlerin değiştiğini yeni yapılan sunumlarda gördük. Ve bu muhtaçlık değişikliğine göre; Vatandaşlarımız çadırla birlikte hijyen paketi, iç giyim ve gıda yardımının sürdürülebilir bir şekilde devam etmesini talep etti, biz de bu yönde aksiyon alacağız. Dostlarımızın ve vatandaşlarımızın bu konudaki katkılarını mutlaka ve kesinlikle değerlendirmelerini ve bize sunmalarını istiyoruz.”
“YERLİ AKTÖRLERLE KOORDİNAL ÇALIŞIYORUZ”
Kentsel temizlik, cenaze hizmetleri, İSKİ ve İGDAŞ’ın Hatay’daki çalışmaları hakkında bilgiler paylaşan İmamoğlu, Orhangazi ve Osmangazi vapurlarının verdiği hizmetleri aktardı. Tüm çalışmalarını Hatay Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, 593 mahalle muhtarı ve yerel aktörler ile koordineli bir şekilde yürüttüklerini vurgulayan İmamoğlu, “Tüm meslektaşlarımız, buraya gelen tüm kurum ve kuruluşlardaki meslektaşlarımız, her biri ayrı ayrı özverili çalışmalar yürütüyor. daha iyi, daha keyifli, daha güzel, kardeşlik ve dayanışma duygusuyla. ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlar. Diyoruz ki bölgesel ekonomik kalkınmadan kentsel yapılanmaya, tarihi kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesinden birçok konuya; bu konuda devletimizin ana kurumları yetkilidir. Şehircilik Bakanlığından Kültür ve Turizm Bakanlığına, AFAD’dan diğer konulara kadar tüm kurumlar yetkilidir. Ancak biz İBB olarak uzman ekiplerimizle başta Hatay olmak üzere tüm şehirlerimize katkı sağlamak için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.”
“1999’DAN DERS ALMADIK”
1999 depreminden bu yana bazı derslerin çıkarılmadığını vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bazı hatalar yapmaya devam ettiğimizi, hatta bazı doğru şeyler yapılmasa da bunun yerine hatalar yapıldığını gözlemliyoruz. Ders almadığımızı ve birçok eksiğimizin olduğunu ve bunları düzeltmenin şart olduğunu söylemek isterim. Devletimizin her kurumu bizim kurumumuzdur. Motamot olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi devletimizin bir kurumudur. Ve tüm insanlarımızı ilgilendirdiği gibi. Bu süreci önemli bir şekilde ele almalı ve özellikle yönetim anlayışımız için hep birlikte çareler üreterek ortaya koymalıyız. Kesintisiz konut sorunları olduğunu biliyoruz. Ancak kalıcı konutların veya kurulacak yeni şehirlerin hayallerini ortaya çıkarmak için bu beceriyi ve bu yeteneği yönetici olarak vatandaşlarımıza mutlaka sunmak zorundayız. Yangından mal kaçırmak için harekete geçemeyiz. Yani bu dönemi ‘inşa etmek, inşa etmek’ olarak tanımladığımız anda aslında hatalar yapmaya başlıyoruz. Ve her şeyi kiralık bir araca çevirsek de gerçekten insanı insandan, devleti devlet olmaktan uzaklaştırmış oluyoruz. Ülkemizi bu hastalıktan kurtarmak zorundayız. Bir kırılma anı yaşıyoruz. Şansımızın, ortak aklımızın, işbirliğimizin ve uzmanlığımızın değerini bilerek iyi örmemiz bir kuraldır. Aksi halde bugün yaşadığımız acıları nesilden nesile yeniden yaşamaya devam edeceğiz. Ne bu topraklar bunu hak ediyor ne de halkımız bunu hak ediyor. Geleceğimizi bilimsel ve katılımcı planlamayla, ortak yönetim anlayışıyla, bilimsel örgütlenme modeliyle inşa etmek zorundayız. 10 ilimizin acısı üzerine yeni bir gelecek inşa ettiğimizde muhtemelen bu insanlara ve bu felakette kaybettiğimiz canlara olan borcumuzu ödemiş olacağız.”
ASBEST TEHLİKESİNE DİKKAT
Hatay’daki en önemli sorunlardan birinin moloz sıkıntısı olduğuna işaret eden İmamoğlu, “158 bin bağımsız birimden 124 bininin harabe, ağır hasarlı ve acil yıkıma ihtiyacı olduğu açık. Bu, yaklaşık 18 milyon metreküplük bir moloz seviyesine ulaştığı anlamına gelir. Bir kamyonun yaklaşık 18 ton taşıdığını düşündüğümüzde bu şehrin etrafında tam 1 milyon kez enkaz çalışması yapılacak. Taşınacak enkazların bir kısmındaki molozların asbest içerdiğini vurgulayan İmamoğlu, bu durumun da değerli bir çevre tehdidi olduğuna dikkat çekti. “18 milyon ton molozun geçici olarak çıkarılması için 2,5 metre yüksekliğinde ve 4 kilometrekare genişliğinde bir alana ihtiyacı var” diyen İmamoğlu, “4 futbol sahası büyüklüğünden bahsediyoruz. Bunu en aza indirmek ve inşaat faaliyetlerinin finansmanına katkıda bulunmak için ayrışmanın sağlanması ve geri dönüşüm modelinin uygulanması esastır. Tarım alanları, sulak alanlar, çayırlar, meralar, dereler ve dere yatakları gibi üretim ve çevre açısından kritik alanların dışında, şehir merkezine ve insan yerleşimlerine uzak alanlarda düzenli depolama sahalarının seçilmesi çok değerli bir bahistir. Olası planlama alanlarını da göz önünde bulundurarak bu alanları aynı anda seçmek değerlidir. Çünkü bir yandan şehircilik çalışmaları başlayacak. Hatay’daki mevcut moloz alan seleksiyonlarının il merkezine yakın, tarım alanları üzerinde olduğu ve dere yataklarını tahrip ettiği tespit edilmiştir. Bu bizi üzüyor ve endişelendiriyor. Bu konularda zamanında yapılan uyarıların altın değerinde olduğunun bilinciyle burada yaptığımız bilimsel ve teknik çalışmaları kamuoyu ve ilgili birimlerle paylaşıyorum.”
“KATKI SAĞLAMA ÇABALARIMIZ, ÖNERİ VE UYARMA STRESİMİZ SON ANA KADAR DEVAM EDECEKTİR”
İmamoğlu, “Bu konu AFAD’ındır, bu konu Şehircilik Bakanlığı’nındır, bu konu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın veya Ulaştırma Bakanı’nındır, çekilmeyeceğiz, çekilmeyeceğiz” dedi. Uyarma çabalarımız son ana kadar devam edecek. Orta depolama alanlarında yapılacak ayrıştırma sonucunda azaltılan moloz hacminin son depolama alanı için 4 milyon kilometrekare yerine 500 bin metrekareye ineceği aşikar. Bahsettiğimiz ölçüler Hatay’daki hasar tespitinin anlık durumu ile ilgilidir. Hasar tespiti arttıkça bu değerler ne yazık ki daha da yükselecektir. Tüm bu ayrıntılar, bundan sonraki vizyoner başlangıç, elmas gibi bir Hatay’ın oluşması ve bu eyalette 10 şehrin değer kazanması için değerli bir uyarı ve değerli bir öneridir.”
“HATAY’IMIZIN, MARAŞ’IN, ADIYAMAN’IN HALKI SABIRLIDIR; DOĞRU KONUT ÜRETİLİRSE”
Yenilenecek şehirlerin planlanması, kültürel mirasın kıymetlendirilmesi ve korunmasının önemine vurgu yapan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle Hatay’ın bir antik kent olması, 4 bin yıllık bir kent geçmişine sahip olması ve bu kentin ve diğer kentlerimizin özenle planlanması değerli bir sorundur. Evet, Şehircilik Bakanlığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda ana koordinatör konumundadır. Ancak bu şehrin yerelliği asla unutulmamalıdır. Hatay Büyükşehir Belediyemiz ve yerel yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, bu kadim şehrin pahalı insanlarının içinde bulunduğu bir sistemin Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız ve heyeti tarafından yönetilmesi, bunun geliştirilmesi ve atılan adımlar bu doğrultuda şeffaf ve katılımcı bir model ile bakanlıkların uyum içinde karar alması zorunludur. Ancak ve ancak ‘Bize binanın yerini gösterin yeni evler yapalım’ anlayışıyla bir başka büyük hatanın, büyük yolculuğun başlangıcı olur. Bu itibarla diyoruz ki; Hatay’ın planı bilimsel gerçeklerle ve katılımla hazırlanmalıdır. Ve bugün çadır ve konteynırdan bahsettiğimiz yerde, hızlı bir şekilde kalıcı prefabrik evler yapmak yerine, kesintili prefabrik evler üretmek kıymetli bir ihtiyaçtır. Hatay’ımızın insanı, Maraş’ımızın insanı, Adıyaman’ımızın insanı sabırlıdır. Daha doğru evler üretmek için yeterlidir. Burada tek bir şart var: Tarafsız bir tavırla, afet sürecinde alınacak kararlar, seçim ve benzeri takvime endeksli bir takım vaatlere dönüşmemeli ve bu konuda söylenecek sözler küsmemelidir. halkın oylarıyla eşleşecek; 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonra gurur duyacağımız temellerini attığımız şehirleri inşa etmenin, onların muhalefeti ve gücüyle kahramanları olmalıyız.”
“VATANDAŞLARIN İSTEK, TALEP VE ÖNERİLERİNİ DİKKATE ALMAYI DEVAM EDEN YÖNETİCİLER OLMALIYIZ”
Hatay’ın ve depremden etkilenen tüm kentlerin yerel dinamiklerinin yeniden yapılanma sürecine katılmasının sağlanması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Bu kentlerin, geleceğin tersine dönerek, vizyoner bir geleceğin tasarlandığı bir imalat tarzına evrilmesi bir kuraldır. yapılan hatalar Bunu başarabilirsek o kırılma anını, bu acıyı başka bir boyuta çevirebiliriz. Bunu yapmak zorundayız. Her birimiz erdemli yönetici kavramını tanıtmalıyız. Kamu yöneticileri olarak talepleri dinlemeli ve not almalıyız. Not almak yönetici için değerli bir iştir. Gerekeni yapmak, analiz üretmek, tedavi üretmek için notlar alıyoruz. Bunu unutmamalıyız. Yöneticiler, doğru söyleyenleri ve onları eleştirenleri etiketlemek, tehdit etmek ve cezalandırmak için notlar almaya başladıysa, yöneticilerin ve vatandaşların yolları ayrılmış demektir. Tıpkı amaç gibi, gerçeğin işe yaramadığı anlamına gelir. Hedefe hatasız yürüyen vatandaşlarımızla her koşulda aynı yolda olan yöneticiler olmak zorundayız. Biz kamu yöneticileriyiz. Bu yüzden insanını tehdit etmeden dinleyen, ihtiyaçlarını belirleyen ve onlara yönelik hizmeti değerli bir biçimde hizmet yarışına dönüştüren insanlar olmalıyız. Aklımız, vicdanımız ve gereğini yapmak yolculuğumuzun değerli ilkeleridir. unutma; kamu yöneticisi yok, kimseye hibe dağıtmıyoruz, kimseye uymuyoruz. Biz sadece görevimizi yapıyoruz. Biz görevimizi yapıyoruz. Bu nedenle vatandaşın değil vatandaşın talep, istek ve önerilerini dikkate almaya devam eden yöneticiler olmalıyız.
“İSTANBUL HALKI ADINA YOĞUN BİR ÇALIŞMA YAPIYORUZ”
Devletin ve tüm kurum ve kuruluşların millete ait olduğunu vurgulayan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Milletler böyle zamanlarda millet olur. Devlet dediğiniz ortak maliyet böyle zamanlarda belirlenir. Görev yapan, seçilmiş, atanmış herkes bu bilinçle görev yapmalıdır. Bugün yaşadıklarımızın bu topraklarda millet ve devlet arasında çok güçlü bir bütünleşmeye vesile olacağına, bazı olumsuzlukları ortadan kaldıracağına, bazı kötülükleri de ortadan kaldıracağına inanıyorum. Cumhuriyeti yönetenlerin vatandaş karşısında haddini bildiği bir rejim olarak görüyorum. Bu yüzden Cumhuriyet’e çok bağlı bir bireyim. Bu anlayışın ülkemize tamamen hakim olacağına, yaralarımızın hızla sarılacağına, güçlü ve güzel ülkemizi her zaman sabırla ayağa kaldıracağımıza inanıyorum. İBB olarak burada İstanbul halkı adına yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Önümüzde göçmenlik sorunları var. Bunları başka bir yerde konuşuruz. Önümüzde eğitimle ilgili sorunlar var. Bunları başka bir yerde konuşuruz. Üniversite öğrencilerimiz okullarından atılıyor. Biz buna şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu yanlıştan kesinlikle dönülmesini diliyor ve ısrar ediyoruz. Bütün bu gündemler devam edecek. İstanbul’u da konuşacağız. Önümüzdeki hafta tam mesai, hafta sonu yoğun çalışma ile İstanbullularla paylaşacağımız acil eylem planlarımız ve seferberlik açıklamalarımız olacak. Bu süreçler. devletimizin kurumlarının örgütlenmesinde; özellikle AFAD ve diğer bakanlıklar ve bunların uyumu. Onlara yönelik misyonumuzu yerine getirmek için hizmetimizi yerine getirme anlayışıyla hareket edeceğiz. Ancak milletimizin duyması gereken eksiklikler, yanılgılar olsa da bunları dile getirmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bu kırılma anının ülkemizin bu güzel coğrafyası için çok dikkatli yeni bir başlangıca dönüşmesini temenni ediyorum.”
SAVAŞ: “KAYIP SAYIMIZ YAKLAŞIK 22 BİN”
Başta İBB olmak üzere afette yanlarında olan tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür eden Savaş, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Depremin üssü Kahramanmaraş olsa da havalimanımızdan en çok Ova, Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz bölgeleri etkilendi. Ve bunu yaşarken çok insanımızı kaybettik. Muhtemelen şu anda kayıp sayımız 22 bin civarındadır. Maalesef depremde yaralanan 30 binden fazla insanımız var. Ve hala enkazdan çıkarılmayı bekleyen insanlarımız var. Bunlara baktığımızda şu anda Hatay’ın resmi kurumlarında, belediyelerinde ve diğer kurum ve kuruluşlarında ancak yüzde 10’unun çalışabilmesi mümkün. Çünkü bazıları öldü. Bazıları hala enkaz altında. Kiminin cenazesi çok, kimisi de gerçekten yaralı, hasta ve yaralı olan yakınlarının peşinde hastaneden hastaneye yürüyor. Bütün bunlara baktığımızda başta büyükşehirlerimiz olmak üzere devletimizin çeşitli kuruluşları, AFAD ve birçok belediyemiz var. Her siyasi partiden belediyemiz var, sivil toplum kuruluşları var. Nitekim dayanışma ruhuyla kendini kişisel hisseden insanlar var. Bir de Türkiye’den ve dünyadan yardım etmek için elinden geleni ardına koymayan insanlarımız var. Çok insanımızı kaybettik. Ancak insanlığın kaybolmadığını gördük. Bundan sonraki süreçte de en büyük desteğimiz onlar.”
“BU ŞEHRİN BU ŞEHRİN DİNAMİKLERİYLE GELİŞMESİ GEREKİYOR”
“İlk günden itibaren herkes gücü oranında büyük işler başardı. Ve süreç ilerledikçe sorunlar, beklentiler ve ihtiyaçlar değişmekle birlikte gün geçtikçe artmaktadır. Bunu çözmek için dayanılmaz bir kurumsal yapı ve kurumsallık ile koordineli çalışmak gerekiyor. Ortada Hatay’ın yeniden şekillenmesi de var. Bu şehrin dinamikleri ile birlikte gelişmesi gerekiyor. Yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. Tabii bunun için de çalışıyoruz. Biz şunu istiyoruz: Bu şehrin kimliğini kaybetmek istemiyoruz. Bu şehrin geleceğini kaybetmek istemiyoruz. Hiçbir şeyin ‘yapılmasını’ istemiyoruz. Mağduruz ama mağduriyetlerimizi bir kenara bırakıp, şehrin geleceğini herkesle birlikte inşa etmek istiyoruz. Bunu akılla yapmak istiyoruz, bilimle yapmak istiyoruz. Bunu birlikte düşünerek, birlikte hareket ederek ve birlikte karar alarak yapmak istiyoruz. İster 1 ay sonra, ister 2 ay sonra; ama sağlıklı adımlar atmak istiyoruz. Tüm bunların yanı sıra 1/100.000’den başlayarak şehri yeniden yapılandırmanın, programlamanın, tasarlamanın ve ortak akılla hale getirmenin sadece şehrimiz için değil diğer 9 şehir için de gerekli olduğunu düşünüyoruz.”
“BİZ ÇOK ÇAPRAZDAN GEÇMİŞ BİR MİLLETİZ AMA…”
“Bugün 18 gün oldu. Her zaman olduğu gibi hepimiz AFAD koordinasyonunda çalışıyoruz. Bizden beklenen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Ama şu var; ne kadar küme, kaç kişi, kaç kurum ve kuruluş konuşursa konuşsun ortaya daha gerçekçi bir plan, proje ve geleceğin çıkacağını düşünmek gerekiyor. Her zaman şunu söylüyorum: Biz çok zorluklardan geçmiş bir milletiz. Ve çok düşünceli günlerde top olmayı bilen bir milletiz. Ancak rahatladığımızda birbirimizin gözünü oymaktan çekinmeyen bir milletiz. Gün birlik olma günüdür ama bu birliktelik devam etmelidir. Ekrem Bey’in dediği gibi ‘3 günde 3 oy daha alırız’ diyerek bu işi gerçekten yapmamalıyız. Çünkü çocuklarımıza, torunlarımıza ve gelecek nesillere bırakacağımız bir şehri yeniden inşa ediyoruz. İnşa ederken hem geleceği düşüneceğiz hem de bu şehri geçmişten bize kalan 13 medeniyetin, 27 kültürün geçmişini yad edecek şekilde planlayacağız ve geçmişten gelen o tarihi yapıları restore etmemiz gerekiyor. kimliğine ve kişiliğine uygundur. Bunu yaparken herkes gücüne göre ortak kanaati pekiştirmelidir. Bugün yapamazsak, asla yapamayız.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı